ilkbahar / Yaz Kadın Ayakkabı Modası

İlkbahar yaz sezonunda kadınların en çok tercih ettiği ayakkabı modelleri.

Sıcakların bastırdığı ilkbahar yaz sezonunda bayanların genellikle tercih ettiği ayakkabı çeşitlerinden bir derleme yaptık. Yazın kadınlar daha çok rahat, yumuşak, deri, terletmeyen, ayaklarının nefes alabildiği, yakmayan ve genellikle çorapsız giyebildikleri ayakkabıları tercih etmektedirler.
 

Tasarımı ve tasarımın olduğu alanlar bireysel düşünemeyiz.

 Tasarım, yaşandığı ortamın koşullarıyla beslenen bir olgudur. Zincirleme bir düzendir: Toplumun, coğrafi konumu, ekonomik, sosyal ve siyasal yapısı; teknolojik, bilimsel, kültürel ve sanatsal gelişmeleri sözü edilen düzenin temel etkenleri olarak belirleyicidir. Moda incelendiğinde bulunduğu toplumun bir yansıması olduğunu görülür. Modayı belirleyen en önemli etkenlerden biri de ekonomik faktörlerdir. Milletlerin ekonomide yaşadığı bolluk ve kıtlık dönemleri modayı büyük ölçüde etkilemiştir. Savaş ve kıtlık dönemlerinde eteklerin kısalması az kumaş gerektiren modellerin seçilmesi bir rastlantı değildir. Ülkelerin barış ve bolluk dönemlerinde ise gösterişli giysilerin giyilmesi pahalı ve bol kumaş tüketimi kısacası moda savurganlığı da ekonomik etkenin sonucudur. Toplumu sarsan önemli olaylarla olayları yaratan kişiler modayı ve moda tasarımcılarını etkilemiştir.

Böyle bir sistemin içinde Ayakkabı modası da tek başına düşünülemez,

 Çoğunlukla toplumsal ektenler ve giyim modasıyla paralel gelişmiştir. Ayakkabı her zaman içinde yer aldığı kültürü yansıtan bir aksesuar olmuştur. Araştırmalar tüm toplumlarda ayakkabının ait olduğu kültürü simgelediğini ve bu kültürde kendine has bir yer edindiğini göstermektedir. Ayakkabı, kültürel bir sembol olduğu kadar aynı zamanda bir statü sembolü olmuştur. Kullanan kişinin giyim tarzını, ekonomik ve mesleki konumunu, insanlar arasında bazı sosyo kültürel, hatta cinsel özelliklerini yansıtan bir aksesuar olması, ayakkabının tüm etkenlerle beraber değerlendirilmesi gereken bir aksesuar olduğunu göstermektedir. Kadın ayakkabı modasına yönelik yapılacak çalışmaların öncelikle bu temel etkenler üzerinden araştırılmaya başlanması gerekmektedir.

Kültürel Yapı ve Kadın Ayakkabısının Değişen Konumu 

20. yüzyıl kültürel, bilimsel, teknolojik açıdan büyük yeniliklere imza atmış, siyasette, sanatta, modada başkaldırılara ve radikal değişimlere tanıklık etmiş bir yüzyıl olarak tanımlanır. 19. yüzyılın sonunda gerçekleşen bir dizi icat, keşif ve yenilik2 , 20. yüzyılın tasarım ve teknoloji yüzyılı olması açısından önemli bir etkenidir insanlığı derinden etkileyecek ve en önemlisi evrimi değiştirebilecek kadar etkili birçok yeniliklerle dolu olduğu görülmektedir.. Bilimsel araştırmaların, teknolojik gelişmelerin; iletişimi, ulaşımı, endüstriyi, ekonomiyi geliştirmiş, bu da insanların beklentilerini ve yaşam alışkanlıklarını değiştirmesine neden olmuştur.
Özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında batıda yaşanan toplumsal ve kültürel olaylar bütün dünyayı etkilemiştir. Batı kültüründeki modernleşme süreci ile kadın tarihi arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Batıdaki sanayileşme ve yaşanan savaşlar kadının şehir yaşamındaki konumunu etkilemiş, cesur ve farklı bir kadın profilini ortaya çıkarmıştır. Savaş, tüm kayıplarının yanı sıra kadınlara özgürlük ve sorumluluk sunmuştur.
 Duvarlar yıkılmış, kadınlar için birçok itibarlı mesleğin kapısı açılmıştı. Savaş öncesi kapalı kapılar ardındaki yaşam alışkanlıkları tamamen değişmiş, yaptığı işten gurur duyan yeni bir kadın profili öne çıkmıştır. Alçak gönüllü, mahcup kız gitmiş, yerini „cesur, mutlu, özgüven sahibi kadın‟ almıştır. Korseyi çıkarıp daha pratik ve basit takımlarla birlikte harekelerini özgürleştiren kadın, sosyal alanlarda daha net görevleri üstlenmiştir.

Geçmişten Günümüze Kadın Ayakkabı Modası

 Victoria dönemi kadının yerini 20. Yüzyılın modern kadını almıştır. Bahsedilen kadınlar büyük şehirlerde yaşayan kadınlardır. Kadınların tarihi kentli kadınla çiziliyor. Zira korse aristokrat, burjuva kadının giyimidir. 1900-1950‟li yıllardaki hızlı gelişmeler ve oluşan yeni kadın profili modern moda ve ayakkabı tasarım tarihi açısından kimlik kazandığı dönemdir. Bu elli yıllık periyodu beş ana başlık altında incelemek doğru olacaktır. Kadın Ayakkabı Modasını Etkileyen Giysi - Aksesuar Modası ve Tasarım-Sanat Akımlarının Etkisi Moda ilk çağlardan günümüze dek yaşamın her alanında gelişime ayak uydurmuş sosyal, psikolojik ve estetik bir fenomendir. Orta çağlardan beri MS 500- 1500 kral ve kraliçeler güce hâkim oldukları ve soylular tarafından sarıldığı dönemlerden beri Avrupa giyim gelenekleri varlıklı insanlar ve fakir ve orta sınıf insanları arasında keskin farklıklıları ortaya koymuştur. Varlıklı kesim sürekli olarak moda ile ilgilenmiş, genellikle en son giyim tarzlarını takip etmiştir ve bu moda genellikle kraliyet üyeleri ve onların aileleri tarafından belirlenmişlerdir. Bunlar dışında herkes genel olarak basit elbiseler giymiş, günlük görünüm elbiselerinde genel seçim kriteri onların dayanıklılığı ve faydalılığı olmuştur. Zaman içerisinde gelirlerin artması ile birlikte daha çok insan moda ile gerçek moda ile ilgilenmeye başlamış, ancak sık değişen ve lüks giyim eşyaları sadece varlıklı kesim için 42 olmaya devam etmiştir. 15. yüzyılda moda, sosyal sınıfın bir göstergesi olmuştur. Moda Aristokratların elindeydi, saray halkının bir ayrıcalığıydı, halk modayı takip edemezdi. „Moda‟ kavramı ilk olarak Avrupa‟da, yoğun olarak da Fransa‟nın Paris şehrinde oluşmuştur. Moda alanında endüstriyelleşmeye geçilmeden önce, kıyafetler el işçiliğiyle dikiliyordu. Fransa‟da kıyafet dikme sanatına „couture‟ deniyordu. İlk Haute Couture ustası Charles Worth‟tur. 18.yüzyıla kadar hem erkeklerin hem de kadınların kıyafetleri danteller, zengin kadifeler, ipekler, rokoko tarzı işlemeler gibi ayrıntılarla donatılmış kostümler olmuştur. Fransız İhtilalı döneminde, ayaklara kadar uzanan sade bir elbise ve süslenmemiş ayakkabı stili vardı. Bu ayakkabı stili eşitlik ideallerine uyum gösteriyordu. O dönemlerde, Bu durumda, bazı ayakkabılar o kadar sade ve basit olmuştu ki evde bile yapılabilir hale gelmişlerdi.51 18. yüzyılın sonlarında, büyük ekonomik, sosyal değişimler sonucu batı dünyasında endüstriyel devrim meydana gelmiştir. Modanın „couture‟ adı verilen elbise dikme zanaatından seri üretime geçmesi, el işçiliğini endüstriye dönüştürebilen dikiş makinesiyle başlamıştır. Dikiş makinesi sayesinde, kıyafetin seri üretilebilirliği, seri üretilebilirlikle de, modanın herkes için ulaşılır olması mümkün olmuştur. 1859 yılında, Isaac Singer, ayak pedallı dikiş makinesini seri üretimle üretmiştir. Kıyafetin seri üretilebilirliğiyle birlikte ayakkabının da seri üretimi başlamıştır. Yine 1859 yılında ilk kösele dikiş makinesi Amerika‟da kullanıma geçmiştir. Aynı dönemlerde Amerika‟da ilk ayakkabı fabrikası kurulmuştur. Bu fabrikanın kurucusu İsviçreli Shoneward‟dır. 1878‟de İngiliz Y. Keats, çift iplikli – masuralı dikiş makinesini yapmıştır. 1900‟lerden başlayarak giysi ve ayakkabı alanında makine ile seri üretime geçilmiştir. 1888 yılındaysa, Amerika‟daki ilk topuk fabrikası kurulmuştur.52 Modadaki hızlı değişimler, 19. yüzyıldaki endüstriyelleşmenin gerçekleşmesinden sonra oluşmuştur. Böylelikle yeni bir moda, hızlı bir şekilde ve makul fiyatlarla üretilebilmiştir. 51 Lucy Pratt, Linda Woolley, Shoes, Victoria & Albert Museum Publishing, London, 2008, … s. 52 Linda O‟keeffe, Shoes , A Celebration Of Pumps, Sandals, Slippers& More Shoes, Workman Publishing Company, USA,1996, s. 43 19. yüzyılda, sosyal hayat büyük ölçüde değişmiştir. Bu dönemde, modaya yön verenler sadece aristokratlar değildir. Varlıklı insanların da modaya yön verme konusunda etkileri olmaya başlamıştır. Yirminci yüzyılın başları ile birlikte bu sistem değişmeye başlamış, moda demokratikleşmiştir. Rütbe veya statü fark etmeden, insanların „modaya uygun‟ görünme hakları olmuştur. 19. yüzyılın kadın giyimine ilişkin tartışmaların çoğunun merkezindeki giysileri pratik, sağlıklı ve rahat hale getirmeye yönelik bir giyim reformunu gerçekleştirme girişimlerinde bulunan kadın hareketi mensupları vardır. Bu kadınlar korse ve fazlasıyla ağır giyim eşyalarını kullanmayı reddetmişlerdir. Kıyafetler için bir reform süreci başlamıştır ve kıyafet reformunu destekleyen dernekler kurulmuştur. İlk derneğin kuruluşu 1856 yılında Seneca Fall‟daki National Dress Reform Association ile olmuştur. İngiltereli modacı Roxey Ann Caplin‟in anatomiye uygun korseler geliştirdiği çalışmalarında sağlık açısından zararlı olan sıkı iplere dikkat çekmiştir. 1860‟lı yılların sonlarında Amerikalı Marie M. Jones pantolona geçiş için çalışmıştır fakat kabul ettirememiştir. İngiltere‟deki reform hareketleri ise resmi olarak Mayıs 1881‟de Rational Dress Society‟nin kurulmasıyla başlamıştır. 1883 yılında Londra‟da reform taslaklarının yer aldığı büyük bir sergi düzenlenmiştir. Almanya‟da 1896 Eylül ayında ilk kez resmi olarak kadın kıyafetleri konusu uluslararası Berlin Kadın Kongresi‟nde tartışılmıştır. Kongreden hemen iki hafta sonra Verein zur Verbesserung der Frauenkleidung (Kadın Kıyafetlerinin Geliştirilmesi Derneği) kurulmuştur. 1897 Nisan ayında öncü mağazalar ve modacıların reform önerilerini sunulduğu İlk fuar Berlin‟de yapılmıştır.53 18. yüzyılın sonlarında korse sağlığa zararlı olarak kabul edilmiş ve bu reform hareketi bazı tıpçılar tarafından desteklenmiştir. Reform kıyafetlerinin ilk öncülerinden biri 1850 yılında ABD‟de ortaya çıkan, basında yankı uyandıran ve kadın hakları savunucularının giydiği Bloomer-Kostümü54 olmuştur. Fakat kamusal tepkiler sonucu kabul edilmemiştir. 19. yüzyılın muhafazakâr değerleri ve kasvetli havası içinde sıkışıp kalan kısıtlayıcı ve rahatsız kadın modası; zaman içinde kısıtlayıcı sistemlerle özdeşleştirilmeye başlanmış ve reddedilmiştir. 19. yüzyılda güzellik kavramı; 53 http://tr.wikipedia.org/wiki/Kad%C4%B1n_hareketleri/Şubat 2010 54 Bloomer terimi Amelia Jenks Bloomer (1818-1894) isimli Amerikan kadın hakları eylemcisi tarafından 19. yy da giyilen elbiseden türetilmiştir. Bloomer kadınların rahat hareket edebilmesine imkan veren kıyafetlerin giyilmesini istemiş, bu nedenle toplum içerisinde diz boyunda bol pantolonlar ile görülmeye başlamıştır. Pendergast, a.g.e. 668-670 s. 44 yuvarlak göğüsleri, S-kuşağı korse ile sıkıştırılmış ince bir beli ve çıkık bir popo ve 33 derecelik bir açıyla ayakta durmayı gerektiren bir siluettir.55 20 yüzyılla beraber moda devrimlerini başlatmış; korsesiz elbiseler, pantolon, kısa etekler, bikini, spor giyim modası gibi cesur adımlarla yaşadığı döneme direnmiş ve özgürleşmiştir. 20. yüzyılla birlikte gelen radikal değişim; rahat, çekici, özgür bir kadın siluetini ortaya koymuş, basit çizgiler güzel ve çekici olarak değerlendirilmiş, abartılı kıyafetler daha az şık olarak kabul edilerek, erkeklerle aynı haklara sahip olmak isteyen kadınlarca büyük bir sosyal değişimin tanığıdır. Bu dönemde, modadaki yeni devrimsel siluetler kadını yeni bir açıdan gösterdi.56 Kadınlar için yenilenen kıyafetler, kadınları engelleyici ve sıkan kıyafetlerden kurtularak daha rahat etmesini ve çalışma hayatına daha aktif katılmalarını kolaylaştırmıştır. Moda ve sanat farklı kulvarlarda değerlendirilmemesi gereken birer anlatım dili olmakla birlikte, gündelik hayatın farklı dönemlerde, yaşanan yansıması ve tarihin günümüze kadar ulaştırdığı görsel kaynaklarıdır. Sanatın ve insanlık tarihinin birbirinden ayrılmaz bir olgu olduğu düşüncesinden hareketle sanat ve modanın birbirinden etkilenmesi, birbirine esin kaynağı olması, kitlelere ulaşma konusunda köprü görevini üstlenmesi de kaçınılmaz olmuştur. Dünyada olup biten her türlü tarihsel, toplumsal, kültürel olay ve gelişmeler bu etkileşimi şekillendirmiştir. İnsanlığın geçirdiği tüm tarihsel ve toplumsal dönemeçler bağlamında süreçler içinde yaşama bakışları her toplumda ve kültürel oluşumda farklı ifade tekniklerini ortaya çıkarmıştır. Giyilen kıyafetler ve moda tasarımı, yaşam ile sanatı bir araya getirmeye çalıştığı gibi, yalnızca sokaktan akan insan silüetini değil, tüm bir toplumsallığı ve o toplusallığın ürettiği kültürel dinamikleri yeniden tanımlamıştır. Toplumların, kültürel etkiler ile değişen giyim alışkanlıkları konusundaki bilgileri, tarihsel süre içinde günümüze kadar gelmiş olan sanat yapıtları aracılığıyla elde etmekteyiz. Bu nedenle, modanın yaşamın her noktasında yüzyıllar boyunca sanatla iç içe yaşayan bir olgu olduğu sonucuna varmaktayız. Moda daima sanat eserlerine malzeme yarattığı gibi, gündelik hayatın içine yerleştiren bir aracı olmuştur. Moda tasarımcıları ise özellikle sanat akımlarından ve ressamların, 55 François Boucher, 20.000 Years of Fashion, Harry N.Abrams, Inc.,Publishers, New York,1987, 400 s. 56 Lehnert, a.g.e.,116 s. 45 heykeltıraşların yapıtlarındaki renk, çizgi, form, doku çalışmalarından yararlanmıştır. Bu nedenle birçok sanatçının da modanın içinde bulunması kaçınılmaz olmuştur. Kimi sanatçılar yapıtlarında modellerinin giysilerini ve aksesuarlarını bizzat tasarlamışlardır.57 Örnek olarak eserlerindeki renkli ve özgün kadın giysileriyle kendi modasını oluşturan Gustav Klimnt‟in eserlerini veya Cezanne, Monet gibi ustalar moda dergileri için yaptıkları çizimleri verebiliriz. Yirminci yüzyıl sanatı dünyayı yeniden anlamlandırma sanatı olarak kabul edilir ve modern sanat ile çağdaş sanat kavramları iç içe geçmiş durumdadır. Değişen toplumsal ve ekonomik ortamın koşullarına uygun biçimde sanat yaratma çabasındaki geleneksel, tarihsel ya da akademik biçim ve kalıpları yıkmaya çalışan modern sanat, çok çeşitli akımları, kuramları ve eğilimleri içermektedir. l890‟larda Avrupa‟da birbiri ardınca ortaya çıkmaya başlayan akım ye üsluplar modern sanatın çekirdeğini oluşturur. 1900-1950 yılları arasında sanat anlayışlarında köklü değişimler yaşanmıştır. Bu akım ve üslupların 20 yüzyılın sanattaki biçim ve içeriğini radikal biçimde değiştiren en etkili olanları arasında; Yeni Sanat (Art Nouveau), Modernizm, Fovizm, Dışavurumculuk (Ekspresyonizm), Kübizm, Soyut Resim, Gelecekçilik (Fütürizm), De Stijl, Dadacılık, Yeni Nesnelcilik, Gerçeküstücülük (Sürrealizm), Soyut Dışavurumculuk58 sayılabilir. Endüstri Devriminden sonra yeni bir kimliğe bürünmeye başlayan dünya, 19. yüzyıldaki sanatsal değişimlerin başlıca nedeni olarak kabul edilmiştir. Endüstriyel kapitalizmle birlikte kentler büyümüş, gelişmiş; ulaşım, iletişim araçlarının ve teknolojik yeniliklerin getirdiği avantajlar insanın gündelik hayatını bir yandan pratikleştirirken diğer yandan kitle kültürü özelliklerinin ön plana çıktığı tek tipleşmeyle birlikte bireysel anlamdan bir takım psikolojik ve toplumsal karmaşıklıkları da beraberinde getirmiştir. Modernliğin gündelik hayattaki en belirgin sahnesi olan kentlerdeki bu yeni gelişme, tren istasyonlarındaki kalabalıkların, yeni alışveriş merkezlerinin, hazır giyim satan yeni dükkânların, resimli basının, kafeteryaların, tiyatroların, kısacası yepyeni bir yaşam biçiminin yarattığı bir atmosferde yaşanmaya başlanmıştır. Bu yeni sahnenin yeni sanatçıları, Baudelaire'in dediği gibi birer "hayat arşivcisi" olarak gözlemlerini farklı ifade yollarıyla sanata yansıtmışlardır. 19. Yüzyıl sanatçıları, yeni ifade yollarıyla 57 Valerie De Givry, “Sanatın Yakın Dostu Moda”, P Sanat Kültür Antika „Moda ve Sanat‟, sayı.12, 12 s. 58 Nejat Bozkurt-20.yy. DüĢünce Akımları- Morpa Kültür Yayınları-2003 46 modern yaşamı yorumlamaya çalışmış, yeni konuların yanında yeni biçimsel ve teknik arayışlarla 'güzel'i ifade etmenin yöntemlerini, izleyicinin görme biçimlerini ve algısını değişime uğratma çabası içinde olmuşlardır.59 20. yüzyıl sanatı, bu çabaların birikimi olarak görülür. Modernizm, 20. yüzyılın ilk yarısında yenilik hareketini getiren akımları içine alan önemli bir harekettir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Taşlı Şık Bayan Babet Ayakkabı Kadın Spor Babet Modelleri

Hakiki Deri Kadın Oxford Ayakkabı Bayan Siyah Oxford Bağcıklı Kadın Casual Ayakkabı Kolej Ayakkabısı

Hakiki Deri Kadın Siyah Bağcıklı Topuklu Ayakkabı Bayan Sivri Burun Deri Klasik Topuklu Bağcıklı Ayakkabısı

Deri Ayakkabı Bakımı Nasıl Olmalıdır?